Normal şartlarda bir kişi, birden fazla işyerinde çalışabilmektedir. Bir kişi bir, iki, üç hatta dört yerde bile çalışsa, her bir çalıştığı işyerinin ayrı ayrı o işyerindeki ücret ve çalışma gününü dikkate alarak sigortalı yapması gerekir.Emekli olduktan sonra sosyal güvenlik destek primi ödeyerek işçi olarak çalışanların emekli maaşlarında bir düşme olmaz. Bir kişi emekli olup 4/a (SSK) sigortalısı olarak sosyal güvenlik destek primi ödediği sürece emekli maaşı da kesilmez.
Ancak bazen şirketler veya işverenler işçilerin bir başka yerde çalışmaması yönünde şartlar ileri sürebilir. Ancak bu şekilde yasaklayıcı hükümler olmasına rağmen çalışılmış ise yine de her iki yerden sigortalı olabilir. Yani yasaklayıcı hükümler o işyerinin uygulayabileceği disiplin kuralları açısından geçerlidir. Her şeye rağmen birden fazla işyerinde çalışanların her işyerinden ayrı ayrı sigortalı olması gereklidir.
SGK’nın işi fark ücreti belirlemek değil
Geçen hafta SGK’lıya 16, buzağıya 35 lira başlıklı yazımdan sonra çok sayıda okurumuzdan yorumlar geldi. Yazımda,Doç. Dr. Paşa Göktaş’ın sektörle ilgili değerlendirmelerini ele alacağımı belirtmiştim. Hoca özetle diyor ki; “Gazetelerden öğrendiğimiz kadarıyla, SGK ile OHSAD arasında bir çalışma başlatılmış. SGK, OHSAD’ dan maliyetlerle ilgili bir çalışma yapmasını istemiş. Bir miktar artışla, özel hastanelerin bazı sorunları çözülecekmiş. Böylelikle, vatandaştan alınacak fark miktarının da azalacağı umut ediliyormuş. Eğer bunlar doğruysa, SGK hala çıkmazda ve yanlış bakış açısından kurtulamıyor demektir. Başka bir deyişle, SGK’ nın hala çözüm arama yöntemleri yönünden bataklıkta bocalandığını söyleyebiliriz.
Sağlık Bakanlığı, kamu hastaneleri gerçekte yüzde 120 üzerinde genel bütçeden sübvansiyon farkı alırken, özel kuruluşların farksız çalışmasını savunabiliyor. SGK, öncelikle olayı kendi yönünden değerlendirmek durumundadır.
Fark sınırlarının dondurulması, kuruluşların daha farklı ve kaliteli iş yapmasını sınırlar. Maliyet baskısı, daha kalitesiz ve ucuz işlere yönelinmesini sağlar. Bu da, halkın sağlığı için tehdittir. “Hem ucuz olsun, hem de kaliteli olsun.” Bu ise imkansızdır. Çünkü kalitenin bir bedeli vardır.
SGK, özel kuruluşlara da, devlet kuruluşlarına da aynı ödemeyi yapıyor. Hatta, bazı devlet kuruluşlarına daha fazla ödeme yapıyor. Devlet kuruluşları, SGK dışında genel bütçeden de ödenek alıyor. Örneğin 2012 için, bildiğimiz kadarıyla Sağlık Bakanlığı’ nın SGK’dan aldığı 13.9 milyar TL iken, genel bütçeden aldığı 17.5 milyar TL civarındaydı. Yani Sağlık Bakanlığı, SGK dışında, bunun yüzde 125’i civarında da genel bütçeden pay alıyor. Yani yüzde 125 fark alıyor. Bina kirası, vergi avantajları, diğer avantajları da göz önüne alırsak, bu fark yüzde 150’lerin üzerine tırmanır.
Yüzde 30, hatta yüzde 90 fark alarak, özel kuruluşların kamu kuruluşları ile yarışabilmesi mümkün değildir. Bu sistemi zorlamak da iyi niyetli değildir. Bile bile, özel kuruluşları iflasa sürüklemektir.”
Özel hastane, kamu hastanesi arasında ciddi bir haksız rekabet olduğuna katılmamak mümkün değil. Daha önce de yazdığım gibi, özel hastanelerin düşük miktarda fark alarak vatandaşa hizmet vermesi amaçlanıyor ise, mutlaka maliyet düşürücü bir takım önlemler alınmalıdır. Özellikle, pilot ve hemşirelere verilen uçuş tazminatının vergiden istisna edilmesine benzer şekilde doktor ve hemşirelere ödenecek sağlık tazminatı adı altındaki tutarın da vergi dışı bırakılması sağlanmalıdır.
RESUL KURT / STAR
07.06.2012