8 Ekim 1953 yılında Bilecik'te doğdu. ODTÜ İdari Bilimler Fakültesi'ni bitiren Avcı, 1974'te Kültür Bakanlığı'nda memuriyete başladı. Anadolu Üniversitesi'nin kuruluşunda görev yapan ve İletişim Bilimleri Fakültesinde öğretim görevlisi olan Avcı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Başbakanlık Müşavirliği görevlerinde bulundu.
Çeşitli ulusal televizyon, dergi ve gazetelerde program yapımcısı, köşe yazarı ve genel yayın danışmanı olarak çalışan Avcı, 2000'de İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde profesör unvanı aldı. 2003'te Başbakan Başmüşavirliği görevine getirilen Avcı, TÜBİTAK Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu üyeliği ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanlığı yaptı.
24. dönemde TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı olan Nabi Avcı, çok iyi düzeyde İngilizce, orta düzeyde Almanca biliyor.
Milli Eğitim Bakanı olan Avcı, evli ve beş çocuk babasıdır.
tübitak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tübitak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Casus devreye karşı yüzde ‘110’ destek
TÜBİTAK, Türk savunma sanayinin telsiz, füze, uçak, gemi, helikopter, tank, radar sistemleri, ateşleme sistemleri ve elektronik harp sistemlerinde yer alan entegre devrelerin millileştirilmesi için düğmeye bastı.
Türkiye’nin bugüne kadar yurtdışından temin ettiği entegre devrelerde zaman zaman casus özelliği taşıyan donanımların bulunması ve bunların da askeri operasyonların kaderini değiştirmesi nedeniyle, harekete geçen TÜBİTAK, bu projelere 5 milyon TL kaynak ayırdı.
YÜZDE 10’U ÖDÜL
TÜBİTAK, Savunma sistemlerinin ‘karakutusu’ olarak nitelendirilen donanımların yerli üretiminin gerçekleştirilmesi veya halihazırdaki donanımlarda bulunan casus devreleri tespit etmek amacıyla geliştirilecek proje bütçelerinin yüzde 110’una kadar geri ödemesiz destek verecek. Yani bu stratejik projeleri gerçekleştiren firmalar harcamalarının yüzde 10 fazlasıyla ödüllendirilecek. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, bu stratejik projeyi gerçekleştirenlere harcamalarının yüzde 10 fazlasını vererek, konunun Türkiye için önemini ortaya koymayı amaçladıklarını söyledi.
KARAKUTU DEVRELER
Türkiye’nin halihazırdaki konumunda, askeri sistemlerin en önemli parçalarından olan entegre devrelerin önemli oranda yurtdışından temin edildiğini hatırlatan Ergün, şöyle konuştu: “Devrelerin tasarımı ülkemizde yapılsa dahi, üretimi Tayvan, Çin gibi ülkelerde yapıldığından devrelerin üretim aşamasına müdahale edilemiyor. Yani bu devreler bir nevi ‘karakutu’ niteliği taşıyor. Bunların içinde askeri operasyonlarımız için kritik önem taşıyan casus devrelerin tespiti çok önemli.”
Ergün, mevcut yöntemlerin ihtiyacı karşılamaması ve casus donanım tespitinin kritikliği sebebiyle projeleri destekleme kararı aldıklarını vurguladı.
Başka ülkeye kalmasın
Ülkeler için bazı alanlarda başarılı olmanın zorunluluk olduğunu belirten Nihat Ergün, “Savunma sanayi bunların başında gelir. Aksi halde ülkeniz savunmasıyla ilgili en stratejik noktalarda mahremiyetinizi, gizliliğinizi koruyamazsınız. Yani bu konu bir başka ülkenin teknolojisine, inisiyatifine bırakılamayacak kadar önemli bir konu. Bu nedenle savunma sanayi alanındaki stratejik konularda ortaya konulacak ürünler ve çalışmalar milli olmalıdır, yerli olmalıdır” dedi.
Casus donanımın tespiti çok zor
Türkiye’nin halihazırda kullandığı entegre devrelerdeki casus donanımların tespiti şu anda değişik metotlar kullanılarak yapılmaya çalışılıyor. Örneğin devrenin güçlü bir mikroskopla incelenip topoğrafyasının çıkarılması ya da devrenin farklı elektromanyetik davranışlarının incelenmesiyle devrede casus donanım olup olmadığı belirlenebiliyor. Zaman alıcı ve zor yöntemler. Askeri operasyonlarda hayati önem taşıyan bu devrelerde casus donanım olup olmadığı operasyonların başarısını etkiliyor.
Türkiye’nin bugüne kadar yurtdışından temin ettiği entegre devrelerde zaman zaman casus özelliği taşıyan donanımların bulunması ve bunların da askeri operasyonların kaderini değiştirmesi nedeniyle, harekete geçen TÜBİTAK, bu projelere 5 milyon TL kaynak ayırdı.
YÜZDE 10’U ÖDÜL
TÜBİTAK, Savunma sistemlerinin ‘karakutusu’ olarak nitelendirilen donanımların yerli üretiminin gerçekleştirilmesi veya halihazırdaki donanımlarda bulunan casus devreleri tespit etmek amacıyla geliştirilecek proje bütçelerinin yüzde 110’una kadar geri ödemesiz destek verecek. Yani bu stratejik projeleri gerçekleştiren firmalar harcamalarının yüzde 10 fazlasıyla ödüllendirilecek. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, bu stratejik projeyi gerçekleştirenlere harcamalarının yüzde 10 fazlasını vererek, konunun Türkiye için önemini ortaya koymayı amaçladıklarını söyledi.
KARAKUTU DEVRELER
Türkiye’nin halihazırdaki konumunda, askeri sistemlerin en önemli parçalarından olan entegre devrelerin önemli oranda yurtdışından temin edildiğini hatırlatan Ergün, şöyle konuştu: “Devrelerin tasarımı ülkemizde yapılsa dahi, üretimi Tayvan, Çin gibi ülkelerde yapıldığından devrelerin üretim aşamasına müdahale edilemiyor. Yani bu devreler bir nevi ‘karakutu’ niteliği taşıyor. Bunların içinde askeri operasyonlarımız için kritik önem taşıyan casus devrelerin tespiti çok önemli.”
Ergün, mevcut yöntemlerin ihtiyacı karşılamaması ve casus donanım tespitinin kritikliği sebebiyle projeleri destekleme kararı aldıklarını vurguladı.
Başka ülkeye kalmasın
Ülkeler için bazı alanlarda başarılı olmanın zorunluluk olduğunu belirten Nihat Ergün, “Savunma sanayi bunların başında gelir. Aksi halde ülkeniz savunmasıyla ilgili en stratejik noktalarda mahremiyetinizi, gizliliğinizi koruyamazsınız. Yani bu konu bir başka ülkenin teknolojisine, inisiyatifine bırakılamayacak kadar önemli bir konu. Bu nedenle savunma sanayi alanındaki stratejik konularda ortaya konulacak ürünler ve çalışmalar milli olmalıdır, yerli olmalıdır” dedi.
Casus donanımın tespiti çok zor
Türkiye’nin halihazırda kullandığı entegre devrelerdeki casus donanımların tespiti şu anda değişik metotlar kullanılarak yapılmaya çalışılıyor. Örneğin devrenin güçlü bir mikroskopla incelenip topoğrafyasının çıkarılması ya da devrenin farklı elektromanyetik davranışlarının incelenmesiyle devrede casus donanım olup olmadığı belirlenebiliyor. Zaman alıcı ve zor yöntemler. Askeri operasyonlarda hayati önem taşıyan bu devrelerde casus donanım olup olmadığı operasyonların başarısını etkiliyor.
Parmak izinden cinsiyet teşhisi
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şeref Sağıroğlu, biyometri laboratuvarında öğrencileriyle yaptığı araştırmalarda parmak izinden cinsiyeti belirleyen bir sistem geliştirdi.
Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Fen Bilimleri Enstitü Müdürü Prof. Dr. Şeref Sağıroğlu, yaptığı açıklamada, üniversitede kurdukları biyometri laboratuvarında 15'e yakın öğrencisiyle araştırmalar yaptıklarını söyledi.
Uzun zamandır yürütülen çalışmaların kendilerini parmak izinden cinsiyet tanıma noktasına getirdiğini belirten Sağıroğlu, yaklaşık bin 500 kişinin parmak izi üzerinde yaptıkları ön incelemeler neticesinde parmak izinden cinsiyetin ayırt edilebileceğini belirlediklerini ve bunu otomatik olarak yapabilecek bir sistem geliştirmek için 750 kişilik bir veritabanı oluşturduklarını anlattı.
Prof. Dr. Sağıroğlu, şu bilgiyi verdi: “Parmak izinden kişinin cinsiyetini saptayabilen zeki bir sistem geliştirdik. Sistem bir parmak izinde bulunan tepe yoğunluğu sayılarını otomatik olarak sayan ve bu sayıları temel alarak cinsiyeti belirleyen bir yapıda. Geliştirilen bu sistem şu anda çalışır durumda. Dünyada bir ilk olan bu sistem ile yüzde 90'ın üzerinde bir başarı oranı yakaladık. Bu sistem delilden suçluya gitmede kullanılabilecek bir teknoloji. Olay yerinde parmak izi bırakılmışsa, ilk aşamada bu iz üzerinden kişinin cinsiyetinin belirlenmesi hem şüpheli sayısını daraltabilecek hem de suçlunun bulunma süresini azaltacak, aydınlatılması zor olan pek çok olayı aydınlatabilecektir.”
Eşkal de belirlenecek
Gazi Üniversitesi Biyometri Laboratuvarı'nda şimdiye kadar yaptıkları çalışmalarla öğrencileriyle beraber 4 patent müracaatı yaptıklarını ifade eden Sağıroğlu, bütün çalışmaların bir araya gelmesiyle cinsiyet modellemesinin yanı sıra kişinin eşkalini belirleyerek suçluya kısa sürede ulaşılabilen bir yöntem geliştirmiş olacaklarını vurguladı.
Yüz eşkali çalışmasında daha yüksek verilerle test etme aşamasında olduklarına işaret eden Sağıroğlu, “Parmak izinden yüz eşkali çıkarma da olduğu gibi cinsiyet tanımlama da dünyada ilk defa geliştirildi. Bu sistemler kolluk kuvvetlerinin kullanabilecekleri çalışmalardır” dedi.
Parmak izinden cinsiyet çıkarma konusunda literatürde yapılan bazı ön çalışmalar olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sağıroğlu, ancak parmak izinden cinsiyeti belirleyen zeki bir sistemin ilk kez geliştirildiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Sağıroğlu, bu çalışmaların hayata geçirilmesiyle suçlu teşhisinde dünyada çığır açılacağını belirtti.
Sağıroğlu, bu çalışmaları Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı, TÜBİTAK ve Gazi Üniversitesi'nden alınan desteklerle yürüttüklerini ve bu kapsamda buluşlarını ticarileştirme için çalışmalar yaptıklarını kaydetti.
Yaptığı bu çalışmalar ile dünyada pek çok mühendisin bağlı olduğu IEEE'de (Institute of Electrical and Electronics Engineers) Biyometrik Görev Gücü üyeliğine davet edildiğini ve bu görevi üç yıldır sürdürdüğünü belirten Sağıroğlu, ulusal ve uluslararası pek çok organizasyondan geliştirdiği yaklaşımları tanıtmak için davet edildiklerini sözlerine ekledi.
Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Fen Bilimleri Enstitü Müdürü Prof. Dr. Şeref Sağıroğlu, yaptığı açıklamada, üniversitede kurdukları biyometri laboratuvarında 15'e yakın öğrencisiyle araştırmalar yaptıklarını söyledi.
Uzun zamandır yürütülen çalışmaların kendilerini parmak izinden cinsiyet tanıma noktasına getirdiğini belirten Sağıroğlu, yaklaşık bin 500 kişinin parmak izi üzerinde yaptıkları ön incelemeler neticesinde parmak izinden cinsiyetin ayırt edilebileceğini belirlediklerini ve bunu otomatik olarak yapabilecek bir sistem geliştirmek için 750 kişilik bir veritabanı oluşturduklarını anlattı.
Prof. Dr. Sağıroğlu, şu bilgiyi verdi: “Parmak izinden kişinin cinsiyetini saptayabilen zeki bir sistem geliştirdik. Sistem bir parmak izinde bulunan tepe yoğunluğu sayılarını otomatik olarak sayan ve bu sayıları temel alarak cinsiyeti belirleyen bir yapıda. Geliştirilen bu sistem şu anda çalışır durumda. Dünyada bir ilk olan bu sistem ile yüzde 90'ın üzerinde bir başarı oranı yakaladık. Bu sistem delilden suçluya gitmede kullanılabilecek bir teknoloji. Olay yerinde parmak izi bırakılmışsa, ilk aşamada bu iz üzerinden kişinin cinsiyetinin belirlenmesi hem şüpheli sayısını daraltabilecek hem de suçlunun bulunma süresini azaltacak, aydınlatılması zor olan pek çok olayı aydınlatabilecektir.”
Eşkal de belirlenecek
Gazi Üniversitesi Biyometri Laboratuvarı'nda şimdiye kadar yaptıkları çalışmalarla öğrencileriyle beraber 4 patent müracaatı yaptıklarını ifade eden Sağıroğlu, bütün çalışmaların bir araya gelmesiyle cinsiyet modellemesinin yanı sıra kişinin eşkalini belirleyerek suçluya kısa sürede ulaşılabilen bir yöntem geliştirmiş olacaklarını vurguladı.
Yüz eşkali çalışmasında daha yüksek verilerle test etme aşamasında olduklarına işaret eden Sağıroğlu, “Parmak izinden yüz eşkali çıkarma da olduğu gibi cinsiyet tanımlama da dünyada ilk defa geliştirildi. Bu sistemler kolluk kuvvetlerinin kullanabilecekleri çalışmalardır” dedi.
Parmak izinden cinsiyet çıkarma konusunda literatürde yapılan bazı ön çalışmalar olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sağıroğlu, ancak parmak izinden cinsiyeti belirleyen zeki bir sistemin ilk kez geliştirildiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Sağıroğlu, bu çalışmaların hayata geçirilmesiyle suçlu teşhisinde dünyada çığır açılacağını belirtti.
Sağıroğlu, bu çalışmaları Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı, TÜBİTAK ve Gazi Üniversitesi'nden alınan desteklerle yürüttüklerini ve bu kapsamda buluşlarını ticarileştirme için çalışmalar yaptıklarını kaydetti.
Yaptığı bu çalışmalar ile dünyada pek çok mühendisin bağlı olduğu IEEE'de (Institute of Electrical and Electronics Engineers) Biyometrik Görev Gücü üyeliğine davet edildiğini ve bu görevi üç yıldır sürdürdüğünü belirten Sağıroğlu, ulusal ve uluslararası pek çok organizasyondan geliştirdiği yaklaşımları tanıtmak için davet edildiklerini sözlerine ekledi.
Bu Virüs Türkiyeyi hedef alıyor
TÜBİTAK kamu kurumları ve bankalara erişimleri, kişilerin şifre bilgilerini ve banka hesaplarını hedef alan Tinba virüsüne karşı bir uyarı yayınladı.
TÜBİTAK BİLGEM Siber Güvenlik Enstitüsü bünyesinde faaliyet gösteren Türkiye Bilgisayar Olayları Müdahale Ekibi (TR-BOME), bilgisayar kullanıcılarına Türkiye'yi hedef alan 'tinba' isimli virüs hakkında dikkatli olmaları yönünde uyarılarda bulundu.
Virüsün, kişilerin şifre bilgilerini ve banka hesaplarını hedef aldığı bildirildi. TR-BOME bünyesindeki siber güvenlik uzmanları, tinba virüsü üzerinde analiz yaparak, virüsün bilgisayar kullanıcılarının kamu kurumları ve bankalara erişimlerini hedef aldığını tespit etti.
Kullanıcıları benzer görünümlü internet sayfalarına yönlendirerek iki aşamalı yetkilendirme mekanizmalarını atlatma, bulaştığı bilgisayarlarda kullanıcının kredi kartı, şifreleri gibi hassas bilgilerini ele geçirme ve ağ trafiğini dinleme gibi yeteneklere sahip olan tinba virüsü ile ilgili olarak detaylı bilgi ve korunma yöntemlerinin www.bilgiguvenligi.gov.tr adresinde yer aldığı kaydedildi.
Tinba virüsü ilk olarak 1 Haziran 2012'de Danimarka'da faaliyet gösteren CSIS Güvenlik Laboratuvarı tarafından tespit edildi. Trendmicro güvenlik firması, 12 Eylül 2012'de yayınladığı raporda virüsün Türkiye'de 60 bin bilgisayarı etkilediğini bildirdi. Virüsün dünyadaki yayılımı incelendiği zaman özellikle Türkiye'nin hedef alındığının gözlendiği bildirildi.
TÜBİTAK BİLGEM Siber Güvenlik Enstitüsü bünyesinde faaliyet gösteren Türkiye Bilgisayar Olayları Müdahale Ekibi (TR-BOME), bilgisayar kullanıcılarına Türkiye'yi hedef alan 'tinba' isimli virüs hakkında dikkatli olmaları yönünde uyarılarda bulundu.
Virüsün, kişilerin şifre bilgilerini ve banka hesaplarını hedef aldığı bildirildi. TR-BOME bünyesindeki siber güvenlik uzmanları, tinba virüsü üzerinde analiz yaparak, virüsün bilgisayar kullanıcılarının kamu kurumları ve bankalara erişimlerini hedef aldığını tespit etti.
Kullanıcıları benzer görünümlü internet sayfalarına yönlendirerek iki aşamalı yetkilendirme mekanizmalarını atlatma, bulaştığı bilgisayarlarda kullanıcının kredi kartı, şifreleri gibi hassas bilgilerini ele geçirme ve ağ trafiğini dinleme gibi yeteneklere sahip olan tinba virüsü ile ilgili olarak detaylı bilgi ve korunma yöntemlerinin www.bilgiguvenligi.gov.tr adresinde yer aldığı kaydedildi.
Tinba virüsü ilk olarak 1 Haziran 2012'de Danimarka'da faaliyet gösteren CSIS Güvenlik Laboratuvarı tarafından tespit edildi. Trendmicro güvenlik firması, 12 Eylül 2012'de yayınladığı raporda virüsün Türkiye'de 60 bin bilgisayarı etkilediğini bildirdi. Virüsün dünyadaki yayılımı incelendiği zaman özellikle Türkiye'nin hedef alındığının gözlendiği bildirildi.
Elektronik Yeni Kimlikler Hazır
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin , Bolu'da pilot uygulaması yapılan elektronik kimlik kartı altyapısının, ülke geneline yaygınlaştırılmaya hazır hale geldiğini bildirdi.Şahin, MHP Hatay Milletvekili Şefik Çirkin'in, Türk pasaportlarına çip yerleştirilmesi konusundaki yazılı soru önergesini, Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü ile Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu'nun (TÜBİTAK) bilgi notuyla yanıtladı.Şahin, Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü tarafından yapılan e-pasaport ihalesinde, belirli bir tutarın üzerindeki ihalelerin yabancı isteklilere açık olması ve ihalenin ekonomik açıdan en avantajlı teklifi veren istekli üzerine bırakılmasının Kamu İhale Kanunu çerçevesinde kanuni bir zorunluluk olduğunu belirtti. Bakan Şahin, tabaka yerleştirme pasaport alımı ihalesinde ekonomik açıdan en avantajlı teklifi Gemalto SA ve Mozaik Yazılım iş ortaklığı tarafından verildiğini, bu nedenle ihalenin söz konusu iş ortaklığına bırakıldığını kaydetti.
İhaleyi kazanan firmanın daha sonra değiştirilmesi gibi bir imkanın bulunmadığını ifade eden Şahin, şöyle devam etti:"Ancak prosedürlere aykırılık bulunması yönünde bir tereddüt oluşması halinde ilgili tarafların Kamu İhale Kurumu ile Rekabet Kurumu'na itiraz hakları her zaman bulunmaktadır. Söz konusu kurumların yapacağı inceleme sonucuna göre verecekleri kararlar dışında, hiçbir idarenin ihale sonucuna etki etme yönünde irade oluşturması mümkün değildir.
İhalenin hazırlanmasında TÜBİTAK'ın teknik desteği de alınmıştır. Ayrıca henüz bir sözleşme yapılmamış ve herhangi bir çip alınmamıştır."Şahin, TÜBİTAK BİLGEM tarafından gerçekleştirilen e-kimlik projesi ile Türkiye'nin kimlik kartı üretimi ve yönetimi gerçekleştirecek teknolojik altyapıya sahip olduğunu belirterek, "Türkiye, yaklaşık 130 milyon banka kartı ve kredi kartı üretimi gerçekleştiren yerli sanayimiz ile hem kendi kimlik kartı projemizi hem de diğer ülkelerin kimlik kartı projelerini yapabilecek altyapıyı sağlamıştır" ifadesine yer verdi.
Bolu'da gerçekleştirilen pilot uygulamada Ar-Ge kapsamında geliştirilen ürünlerin denemelerinin yapıldığını, 220 bin kişiye elektronik kimlik kartı dağıtıldığını belirten Şahin,elektronik kimlik kartı altyapısının ülke geneline yaygınlaştırılmaya hazır hale geldiğini, bu kapsamda TC Kimlik Kartı Yaygınlaştırma Projesi başlatılacağını bildirdi.