Uzay-havacılık teknolojilerinin bugün geldiği noktaya kadar geçen süreçte başlangıç noktasını oluşturan Sputnik-1’in uzaya gönderilmesinin üzerinden tam 55 yıl geçti. Sovyetler ile ABD arasındaki rekabeti tetikleyen Sputnik-1, insanlığın uzay macerasına rekabetin sağladığından çok daha büyük katkılarda bulundu.
Uzaya fırlatılan ilk insan yapımı araç olan Sputnik 1, 4 Ekim 1957 tarihinde başarıyla uzaya fırlatıldı. İnsanlık tarihi adına bir ilk olma özelliğini taşımasının yanı sıra, Sputnik-1, ABD’nin uzay-havacılık alanındaki çalışmalarını da tetikleyen en önemli unsur oldu.
Sputnik (Seyahat arkadaşı), çapı sadece 56 cm olan bir küreydi. Kürenin üzerine uzanan dört uzun anten, uzay aracının her 98 dakikada bir Dünya’nın etrafındaki dönüşünü tamamladığında yeryüzüne radyo sinyalleri göndermesini sağlıyordu.
Ruslar, Sputnik’in gönderdiği sinyallerin sesini radyolardan yayınladı. Dünyanın dört bir yanındaki radyo istasyonları ilk insan yapımı uzay aracının sesini dinleyicilerine duyurmaktan geri kalmadı. Radyo sinyallerinin sesi, Amerikalıların uzay yarışında geri kaldığına işaret eden bir uyarı niteliğindeydi.
UZAY KEŞFİNDE İLK BÜYÜK ADIM
Sputnik-1, uzaya gönderildiği dönem Sovyetlerin rakiplerinde endişeye neden olmasıyla öne çıkarılıyordu. Ancak aradan geçen yıllar, Sputnik’in asıl başarısını uzay keşfinde gösterdiğini ortaya koydu.
Uzay tarihçisi Robert Pearlman, Space.com’a yaptığı açıklamada, “55 yıl önce Sputnik uzaydan ilk sinyalini gönderdiğinde, kamçıya benzeyen antenleri olan gümüş küre, Sovyetlerin küresel Uzay Çağı’nda başarıya giden sembolü olarak kabul edilmişti” dedi.
Sputnik, 1961 yılında dönemin ABD Başkanı John F. Kennedy’nin “Ay’a insan göndereceklerine” yönelik açıklamasında da en büyük rolü oynayan etken oldu. Aynı yılın Nisan ayında, Yuri Gagarin uzaya çıkan ilk insan olma unvanını kazandı. Amerikalılar, bu adımdan sonra uzay teknolojisine çok büyük bir yatırım yaparak 1969 yılında Ay’a astronot göndermeyi başardı.
Pearlman, “Sputnik Ocak 1958’de Dünya’ya düşmüş olabilir. Ama onun yarattığı etki bugün hala Dünya’nın etrafını dolanıyor” dedi.
İLK ABD UZAYA ÇIKACAKTI
ABD, 1955’in ortalarında, iki yıl sonraki Uluslararası Jeofizik Yılı’nda ilk uyduyu uzaya gönderme niyetinde olduğunu açıkladı. Sovyetler, 1957’nin, Bolşevik Rejimi’nin 40’ıncı yılına denk geldiğini çok iyi biliyordu.
Sovyet bilim insanları, 1956’nın başında, 1400 kg ağırlığındaki bir uydu üzerinde çalışmaya başladı. Kod adı “Object-D” olan uydu, Dünya’nın atmosferi ve uzay hakkında ölçümler yapmak üzere tasarlandı. Ancak oldukça karmaşık bir hale gelen projenin tamamlanması, beklenenden daha uzun sürdü.
Amerikalıların gerisine düşmek istemeyen Ruslar, Sputnik-1’i uzaya gönderilecek ilk uydu olarak belirledi. Object-D ise 1958 yılında Sputnik 3 adıyla uzaya gönderildi.
Ocak 1958’de Dünya’ya düşen ve yanarak yok olan Sputnik, sadece 83.6 kg ağırlığındaydı ve tek fonksiyonu Dünya’nın etrafında radyo vericisi görevi görmekti. Uydu için düşünülen ilk isim ise PS-1’dı (Başlangıç uydusu-1).
Bugün Kazakistan'da bulunan Baykonur üssünden fırlatılan, dört radyo anteni bulunan Sputnik-1, yeryüzüne tüm Dünya’dan algılanan bir “bip sesi” gönderiyordu. Dünya, Gümüş-çinko bataryası tükenene kadar, 22 gün boyunca Sputnik’in biplemesini dinledi.
Uzaya fırlatılan ilk insan yapımı araç olan Sputnik 1, 4 Ekim 1957 tarihinde başarıyla uzaya fırlatıldı. İnsanlık tarihi adına bir ilk olma özelliğini taşımasının yanı sıra, Sputnik-1, ABD’nin uzay-havacılık alanındaki çalışmalarını da tetikleyen en önemli unsur oldu.
Sputnik (Seyahat arkadaşı), çapı sadece 56 cm olan bir küreydi. Kürenin üzerine uzanan dört uzun anten, uzay aracının her 98 dakikada bir Dünya’nın etrafındaki dönüşünü tamamladığında yeryüzüne radyo sinyalleri göndermesini sağlıyordu.
Ruslar, Sputnik’in gönderdiği sinyallerin sesini radyolardan yayınladı. Dünyanın dört bir yanındaki radyo istasyonları ilk insan yapımı uzay aracının sesini dinleyicilerine duyurmaktan geri kalmadı. Radyo sinyallerinin sesi, Amerikalıların uzay yarışında geri kaldığına işaret eden bir uyarı niteliğindeydi.
UZAY KEŞFİNDE İLK BÜYÜK ADIM
Sputnik-1, uzaya gönderildiği dönem Sovyetlerin rakiplerinde endişeye neden olmasıyla öne çıkarılıyordu. Ancak aradan geçen yıllar, Sputnik’in asıl başarısını uzay keşfinde gösterdiğini ortaya koydu.
Uzay tarihçisi Robert Pearlman, Space.com’a yaptığı açıklamada, “55 yıl önce Sputnik uzaydan ilk sinyalini gönderdiğinde, kamçıya benzeyen antenleri olan gümüş küre, Sovyetlerin küresel Uzay Çağı’nda başarıya giden sembolü olarak kabul edilmişti” dedi.
Sputnik, 1961 yılında dönemin ABD Başkanı John F. Kennedy’nin “Ay’a insan göndereceklerine” yönelik açıklamasında da en büyük rolü oynayan etken oldu. Aynı yılın Nisan ayında, Yuri Gagarin uzaya çıkan ilk insan olma unvanını kazandı. Amerikalılar, bu adımdan sonra uzay teknolojisine çok büyük bir yatırım yaparak 1969 yılında Ay’a astronot göndermeyi başardı.
Pearlman, “Sputnik Ocak 1958’de Dünya’ya düşmüş olabilir. Ama onun yarattığı etki bugün hala Dünya’nın etrafını dolanıyor” dedi.
İLK ABD UZAYA ÇIKACAKTI
ABD, 1955’in ortalarında, iki yıl sonraki Uluslararası Jeofizik Yılı’nda ilk uyduyu uzaya gönderme niyetinde olduğunu açıkladı. Sovyetler, 1957’nin, Bolşevik Rejimi’nin 40’ıncı yılına denk geldiğini çok iyi biliyordu.
Sovyet bilim insanları, 1956’nın başında, 1400 kg ağırlığındaki bir uydu üzerinde çalışmaya başladı. Kod adı “Object-D” olan uydu, Dünya’nın atmosferi ve uzay hakkında ölçümler yapmak üzere tasarlandı. Ancak oldukça karmaşık bir hale gelen projenin tamamlanması, beklenenden daha uzun sürdü.
Amerikalıların gerisine düşmek istemeyen Ruslar, Sputnik-1’i uzaya gönderilecek ilk uydu olarak belirledi. Object-D ise 1958 yılında Sputnik 3 adıyla uzaya gönderildi.
Ocak 1958’de Dünya’ya düşen ve yanarak yok olan Sputnik, sadece 83.6 kg ağırlığındaydı ve tek fonksiyonu Dünya’nın etrafında radyo vericisi görevi görmekti. Uydu için düşünülen ilk isim ise PS-1’dı (Başlangıç uydusu-1).
Bugün Kazakistan'da bulunan Baykonur üssünden fırlatılan, dört radyo anteni bulunan Sputnik-1, yeryüzüne tüm Dünya’dan algılanan bir “bip sesi” gönderiyordu. Dünya, Gümüş-çinko bataryası tükenene kadar, 22 gün boyunca Sputnik’in biplemesini dinledi.