İcra iflas hukuku, özel hukuk ilişkileri sonucu doğan borçların devlet yardımı ile zorla yerine getirilmesini düzenleyen hukuk dalıdır. Kamuya ait olan alacakların tahsili ise, 6183 sayılı amme alacaklarının tahsili usulü hakkında kanun hükümlerine göre yapılmaktadır.
Örneğin, Ahmet beyin Mehmet beyden alacağı olan 1.000 TL nin tahsili ile ilgili düzenlemeler icra iflas kanununa göre yapılır ancak vergi dairesi, belediye, sgk gibi kamu kurumlarının Mehmet beyden alacağı olan 1.000 TL nin tahsili ise AATUHK ‘na göre yapılır yani devlet kendi alacaklarının tahsilinin nasıl yapılacağına dair kendine özel bir kanun düzenlemiştir.
6352 sayılı 'Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun' ile 2004 sayılı icra ve iflas kanununda önemli değişiklikler yapılmıştır, genelde en çok ön plana çıkan ise ev eşyası haczinin kalktığına dair duyurulan değişikliktir, aşağıda değişmeden önce ve değiştikten sonraki halleriyle kanun maddesini verdiğimde görülecek ki medyada duyurulduğu gibi ev eşyasında haciz koşulsuz olarak kalkmamıştır .Şimdi konuyla ilgili maddenin eski ve yeni haline bakalım,
HACZİ CAİZ OLMAYAN MALLAR VE HAKLAR: (ESKİ HALİ)
Madde 82 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/46 md.)
Aşağıdaki şeyler haczolunamaz:
1. Devlet malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar,
2. Borçlunun zatı ve mesleki için lüzumlu elbise ve eşyasıyla borçlu ve ailesine lüzumu olan yatak takımları ve ibadete mahsus kitap ve eşyası,
3. Vazgeçilmesi kabil olmayan mutfak takımı ve pek lüzumlu ev eşyası,
HACZİ CAİZ OLMAYAN MALLAR VE HAKLAR: (YENİ HALİ)
Madde 82 – Aşağıdaki şeyler haczolunamaz:
1. Devlet malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar,
2. Ekonomik faaliyeti, sermayesinden ziyade bedenî çalışmasına dayanan borçlunun mesleğini sürdürebilmesi için gerekli olan her türlü eşya,
3. Vazgeçilmesi kabil olmayan mutfak takımı ve pek lüzumlu ev eşyası, Para, kıymetli evrak, altın, gümüş, değerli taş, antika veya süs eşyası gibi kıymetli şeyler hariç olmak üzere, borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşya; aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması durumunda bunlardan biri,
4. Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletleri; değilse, sanat ve mesleki için lüzumlu olan alet ve edevat ve kitapları ve arabacı, kayıkçı, hamal gibi küçük nakliye erbabının geçimlerini temin eden nakil vasıtaları,
5. Borçlu ve ailesinin idareleri için lüzumlu ise borçlunun tercih edeceği bir süt veren mandası veya ineği veyahut üç keçi veya koyunu ve bunların üç ay lık yem ve yataklıkları,
6. Borçlunun ve ailesinin iki aylık yiyecek ve yakacakları ve borçlu çiftçi ise gelecek mahsul için lazım olan tohumluğu,
7. Borçlu bağ, bahçe veya meyve veya sebze yetiştiricisi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan bağ bahçe ve bu sanat için lüzumlu bulunan alet ve edevat,
Geçimi hayvan yetiştirmeye münhasır olan borçlunun kendisi ve ailesinin maişetleri için zaruri olan miktarı ve bu hayvanların üç aylık yem ve yataklıkları,
8. Borçlar Kanununun 510 uncu maddesi mucibince haczolunmamak üzere tesis edilmiş olan kaydı hayatla iratlar,
9. Memleketin ordu ve zabıta hizmetlerinde malul olanlara bağlanan emeklilik maaşları ile bu hizmetlerden birinin ifası sebebiyle ailelerine bağlanan maaşlar ve ordunun hava ve denizaltı mensuplarına verilen uçuş ve dalış tazminat ve ikramiyeleri,
Askeri malullerle, şehit yetimlerine verilen terfi zammı ve 1485 numaralı kanun hükmüne göre verilen inhisar beyiye hisseleri,
10. Bir muavenet sandığı veya cemiyeti tarafından hastalık, zaruret ve ölüm gibi hallerde bağlanan maaşlar,
11. Vücut veya sıhhat üzerine ika edilen zararlar için tazminat olarak mutazarrırın kendisine veya ailesine toptan veya irat şeklinde verilen veya verilmesi lazım gelen paralar,
12. Borçlunun haline münasip evi (Ancak evin kıymeti fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alınabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır.)
13. Öğrenci bursları.
Medeni Kanunun 807 nci maddesi hükmü saklıdır. 2, 3, 4, 5, 7 ve 12 numaralı bendlerdeki istisna, borcun bu eşya bedelinden doğmaması haline münhasırdır.
Birinci fıkranın (2), (4), (7) ve (12) numaralı bentlerinde sayılan malların kıymetinin fazla olması durumunda, bedelinden haline münasip bir kısmı, ihtiyacını karşılayabilmesi amacıyla borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır.
İcra memuru, haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirir ve talebin kabulüne veya reddine karar verir.
Dikkat çeken değişikliklere baktığımızda;
- “Pek lüzumlu ev eşyası” yerine “lüzumlu eşya”
- “Borçlu” yerine “Borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri” denmiştir.
Özellikle bu değişikliklerle ev eşyasında çerçeve genişletilerek haczin ev eşyasında olabildiğince uygulanmaması ve bu konu ile ilgili mağduriyetlerinde giderilmesi amaçlanmıştır.
Yukarıda kanun maddesinin önceki ve sonraki metinleri gözükmektedir, ev eşyası haczi konusunu ilgilendiren hususlar maddenin 3.fıkrasında yer almaktadır. Altı çizili olarak belirtilen terimlerden ev eşyası haczinin ne durumda olduğuna bakalım; en başta şunu söyleyelim eğer aynı amaçlı birden çok eşya varsa bunlardan biri haczedilebilinir örneğin, evde hem 37 ekran hem de 106 ekran televizyon olduğunda icra memuru bunlardan birini ister 37 ekran isterse 106 ekran televizyonu haczedebilir ancak bu konuda da uyuşmazlıklar çıkabileceği görüşündeyim örneğin, hacze gidildi ve salonda 3 adet koltuk olduğunu düşünelim burada alacaklı avukat “aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması” ibaresinden ötürü koltuklardan bir ya da ikisinin haczini talep ederse icra memuru ne yapacaktır bunun gibi farklı olaylarla ileride karşılaşacağımıza eminim, bu gibi karmaşalar ve haciz olgusu zaman içinde uygulamalara itirazların karara bağlanması ile oturacaktır.
Fıkrada açıkça gözüktüğü üzere haczedilemeyecek şeylere “ev eşyası” gibi bir genelleme yapılmamış bunun yerine “lüzumlu eşya” denilmiştir, buradan da anlaşılacağı üzere ev eşyasının lüzumlu olup olmadığı konusu önem kazanmaktadır eğer evdeki bir eşya borçlu ve aynı çatı altında yaşadığı aile bireyleri için lüzumlu ise haczedilemeyecek ancak lüzumsuz ise haczedilebilecektir. Aslında bakıldığında kanunun değişmeden önceki halinde de haczedilemeyecek ev eşyası için “pek lüzumlu ev eşyası” denilmekteydi ve eski haliyle bile borçluya ait pek lüzumlu ev eşyasının haczedilmemesi gerekliydi.
Eski düzenlemenin geçerli olduğu zamanda bile değişen şartlara göre borçlunun çamaşır makinesi, buzdolabı ve fırın gibi eşyalarının pek lüzumlu eşya olarak kabul edilmesini savunan hukukçular vardı ve bunda da haklılardı.
Yeni düzenleme ile yapılan değişiklikle maddeye "borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşya" ibaresi eklendi. Eski uygulamada "pek lüzumlu ev eşyası" sadece borçlu içindi ve bir eşyanın haczedilememesi için de sadece lüzumlu olması yetmiyordu, "pek lüzumlu" olması gerekiyordu.
Yapılan son düzenleme ile haczedilemeyecek eşyalar önemli ölçüde bellidir örneğin, evdeki çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, buzdolabı, halı vs. eşyalar lüzumlu oldukları çok açık olduğundan haczedilemeyecektir ancak bazı eşyalar var ki örneğin, evde bulunan dizüstü bilgisayar veya fotoğraf makinesi ev için lüzumlu bir eşyamıdır burada icra memurunun yorumu önem kazanmaktadır yani sonuç olarak tüm ev eşyalarının haczi kalktı gibi bilgiler doğruyu yansıtmamaktadır.
Tabi burada çok önemli bir değişiklik daha yapılmış ve borçluya ait eşyanın lüzumlu olup olmadığına karar vermede yetki tamamen icra memuruna bırakılmıştır. Daha önceden bu yetki kesin olarak verilmemişti ancak yapılan değişiklikle maddeye "İcra memuru, haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirir ve talebin kabulüne veya reddine karar verir." fıkrası eklenmiştir. Bu fıkra uyarınca icra memuru haciz esnasında alacaklı veya vekili tarafından haczi talep edilen şeyin haczedilebilir olup olmadığına karar verecek, şayet haczedilemeyeceği kanaatindeyse, bu talebi reddedecektir. Dolayısıyla burada icra memurunun yorum ve uygulaması son derece önemlidir.
Kanun değişmeden öncede şimdi olduğu gibi icra ve hacizde yasalarla alacaklıya veya alacaklı avukatına verilen bir yetki veya görev yoktu, alacaklı veya vekili yasaya göre hacizde icra memurluğundan sadece talepte bulunabilir, memurluk talebi uygun bulursa uygular, talebi uygun bulmaz ise reddetmesi gerekirdi. Kanunen böyle olması gerekirken uygulamada ise, alacaklı avukatları hacizlerde icra memurlarından daha aktif görev alıyorlardı, hakları olmamasına rağmen evlerin mahrem yerlerine kadar girip haczedilecek eşya aramakta, kişilerin özel eşyalarını karıştırmakta, işyerlerinde işyerine ait evrakları alt üst etmekteydiler ve ayrıca icra memurları da avukatlarınhaczedilsin dediği şeyleri haczediyordu. Bu haczedilen şey haciz yasağı kapsamında kalan bir şeyse, bu durumda borçlunun harekete geçerek icra mahkemesinde yapılan haczin kaldırılması için dava açması gerekiyordu.
Yeni düzenlemeyle açık bir şekilde haczedilmezliğin sınırları çizildi ve bu yeni kurallar doğrultusunda hangi malların haczedileceği doğrudan icra memuruna bırakıldı. Bu konuda avukatın talebinin bir önemi kalmadı ve icra iflas kanununda yapılan yeni düzenlemelerden sonra avukatın haciz mahallin de dilediği gibi hareket etmesi de imkânsız hale geldi. Yapılan düzenlemeyle haczedilecek eşya konusunda icra memurunun karar merci konumunda olduğu açıkça belirtilmiş, dolayısıyla bundan sonra icra memurları alacaklının haczini istediği şeylere haciz yasağı kapsamında olup olmadığını değerlendirmeden haciz uygulamayacaklardır.
Devlete olan borçlarda ise; düzenlemelerin sadece icra iflas kanununda yapıldığı ve kamuya olan borçların tahsilini düzenleyen, 6183 sayılı amme alacaklarının tahsili usulü hakkında kanun da herhangi bir değişikliğin yapılmadığı görünmektedir, bu da ev eşyası ile ilgili değişikliklerin kamu alacaklarının takibinde uygulanmayacağı özetle, kamu alacağı söz konusu olduğunda eskisi gibi ev haczi yapılması önünde yasal bir engel bulunmadığı görülmektedir. Örneğin, Ahmet beyin vergi dairesine olan vergi borcundan dolayı vergi dairesi alacağı için Ahmet beyin evinin eşyalarını yapılan değişiklikleri dikkate almadan haczedebilecektir.
Sonuç itibarıyla maddedeki değişiklik ev haczini ortadan kaldırmış olmayıp aslen buna yönelik hükümleri korumuş ve biraz daha genişletmiştir. Hangi eşyaların haczedilebileceği yani hangi eşyaların lüzumlu hangilerinin lüzumsuz olduğu konusu ise ileride ortaya çıkacak yerel mahkeme ve Yargıtay kararları ile daha da netleşerek ev eşyası haciz işlemleri daha belirgin hale gelecektir.
Örneğin, Ahmet beyin Mehmet beyden alacağı olan 1.000 TL nin tahsili ile ilgili düzenlemeler icra iflas kanununa göre yapılır ancak vergi dairesi, belediye, sgk gibi kamu kurumlarının Mehmet beyden alacağı olan 1.000 TL nin tahsili ise AATUHK ‘na göre yapılır yani devlet kendi alacaklarının tahsilinin nasıl yapılacağına dair kendine özel bir kanun düzenlemiştir.
6352 sayılı 'Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun' ile 2004 sayılı icra ve iflas kanununda önemli değişiklikler yapılmıştır, genelde en çok ön plana çıkan ise ev eşyası haczinin kalktığına dair duyurulan değişikliktir, aşağıda değişmeden önce ve değiştikten sonraki halleriyle kanun maddesini verdiğimde görülecek ki medyada duyurulduğu gibi ev eşyasında haciz koşulsuz olarak kalkmamıştır .Şimdi konuyla ilgili maddenin eski ve yeni haline bakalım,
HACZİ CAİZ OLMAYAN MALLAR VE HAKLAR: (ESKİ HALİ)
Madde 82 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/46 md.)
Aşağıdaki şeyler haczolunamaz:
1. Devlet malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar,
2. Borçlunun zatı ve mesleki için lüzumlu elbise ve eşyasıyla borçlu ve ailesine lüzumu olan yatak takımları ve ibadete mahsus kitap ve eşyası,
3. Vazgeçilmesi kabil olmayan mutfak takımı ve pek lüzumlu ev eşyası,
HACZİ CAİZ OLMAYAN MALLAR VE HAKLAR: (YENİ HALİ)
Madde 82 – Aşağıdaki şeyler haczolunamaz:
1. Devlet malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar,
2. Ekonomik faaliyeti, sermayesinden ziyade bedenî çalışmasına dayanan borçlunun mesleğini sürdürebilmesi için gerekli olan her türlü eşya,
3. Vazgeçilmesi kabil olmayan mutfak takımı ve pek lüzumlu ev eşyası, Para, kıymetli evrak, altın, gümüş, değerli taş, antika veya süs eşyası gibi kıymetli şeyler hariç olmak üzere, borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşya; aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması durumunda bunlardan biri,
4. Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletleri; değilse, sanat ve mesleki için lüzumlu olan alet ve edevat ve kitapları ve arabacı, kayıkçı, hamal gibi küçük nakliye erbabının geçimlerini temin eden nakil vasıtaları,
5. Borçlu ve ailesinin idareleri için lüzumlu ise borçlunun tercih edeceği bir süt veren mandası veya ineği veyahut üç keçi veya koyunu ve bunların üç ay lık yem ve yataklıkları,
6. Borçlunun ve ailesinin iki aylık yiyecek ve yakacakları ve borçlu çiftçi ise gelecek mahsul için lazım olan tohumluğu,
7. Borçlu bağ, bahçe veya meyve veya sebze yetiştiricisi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan bağ bahçe ve bu sanat için lüzumlu bulunan alet ve edevat,
Geçimi hayvan yetiştirmeye münhasır olan borçlunun kendisi ve ailesinin maişetleri için zaruri olan miktarı ve bu hayvanların üç aylık yem ve yataklıkları,
8. Borçlar Kanununun 510 uncu maddesi mucibince haczolunmamak üzere tesis edilmiş olan kaydı hayatla iratlar,
9. Memleketin ordu ve zabıta hizmetlerinde malul olanlara bağlanan emeklilik maaşları ile bu hizmetlerden birinin ifası sebebiyle ailelerine bağlanan maaşlar ve ordunun hava ve denizaltı mensuplarına verilen uçuş ve dalış tazminat ve ikramiyeleri,
Askeri malullerle, şehit yetimlerine verilen terfi zammı ve 1485 numaralı kanun hükmüne göre verilen inhisar beyiye hisseleri,
10. Bir muavenet sandığı veya cemiyeti tarafından hastalık, zaruret ve ölüm gibi hallerde bağlanan maaşlar,
11. Vücut veya sıhhat üzerine ika edilen zararlar için tazminat olarak mutazarrırın kendisine veya ailesine toptan veya irat şeklinde verilen veya verilmesi lazım gelen paralar,
12. Borçlunun haline münasip evi (Ancak evin kıymeti fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alınabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır.)
13. Öğrenci bursları.
Medeni Kanunun 807 nci maddesi hükmü saklıdır. 2, 3, 4, 5, 7 ve 12 numaralı bendlerdeki istisna, borcun bu eşya bedelinden doğmaması haline münhasırdır.
Birinci fıkranın (2), (4), (7) ve (12) numaralı bentlerinde sayılan malların kıymetinin fazla olması durumunda, bedelinden haline münasip bir kısmı, ihtiyacını karşılayabilmesi amacıyla borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır.
İcra memuru, haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirir ve talebin kabulüne veya reddine karar verir.
Dikkat çeken değişikliklere baktığımızda;
- “Pek lüzumlu ev eşyası” yerine “lüzumlu eşya”
- “Borçlu” yerine “Borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri” denmiştir.
Özellikle bu değişikliklerle ev eşyasında çerçeve genişletilerek haczin ev eşyasında olabildiğince uygulanmaması ve bu konu ile ilgili mağduriyetlerinde giderilmesi amaçlanmıştır.
Yukarıda kanun maddesinin önceki ve sonraki metinleri gözükmektedir, ev eşyası haczi konusunu ilgilendiren hususlar maddenin 3.fıkrasında yer almaktadır. Altı çizili olarak belirtilen terimlerden ev eşyası haczinin ne durumda olduğuna bakalım; en başta şunu söyleyelim eğer aynı amaçlı birden çok eşya varsa bunlardan biri haczedilebilinir örneğin, evde hem 37 ekran hem de 106 ekran televizyon olduğunda icra memuru bunlardan birini ister 37 ekran isterse 106 ekran televizyonu haczedebilir ancak bu konuda da uyuşmazlıklar çıkabileceği görüşündeyim örneğin, hacze gidildi ve salonda 3 adet koltuk olduğunu düşünelim burada alacaklı avukat “aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması” ibaresinden ötürü koltuklardan bir ya da ikisinin haczini talep ederse icra memuru ne yapacaktır bunun gibi farklı olaylarla ileride karşılaşacağımıza eminim, bu gibi karmaşalar ve haciz olgusu zaman içinde uygulamalara itirazların karara bağlanması ile oturacaktır.
Fıkrada açıkça gözüktüğü üzere haczedilemeyecek şeylere “ev eşyası” gibi bir genelleme yapılmamış bunun yerine “lüzumlu eşya” denilmiştir, buradan da anlaşılacağı üzere ev eşyasının lüzumlu olup olmadığı konusu önem kazanmaktadır eğer evdeki bir eşya borçlu ve aynı çatı altında yaşadığı aile bireyleri için lüzumlu ise haczedilemeyecek ancak lüzumsuz ise haczedilebilecektir. Aslında bakıldığında kanunun değişmeden önceki halinde de haczedilemeyecek ev eşyası için “pek lüzumlu ev eşyası” denilmekteydi ve eski haliyle bile borçluya ait pek lüzumlu ev eşyasının haczedilmemesi gerekliydi.
Eski düzenlemenin geçerli olduğu zamanda bile değişen şartlara göre borçlunun çamaşır makinesi, buzdolabı ve fırın gibi eşyalarının pek lüzumlu eşya olarak kabul edilmesini savunan hukukçular vardı ve bunda da haklılardı.
Yeni düzenleme ile yapılan değişiklikle maddeye "borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşya" ibaresi eklendi. Eski uygulamada "pek lüzumlu ev eşyası" sadece borçlu içindi ve bir eşyanın haczedilememesi için de sadece lüzumlu olması yetmiyordu, "pek lüzumlu" olması gerekiyordu.
Yapılan son düzenleme ile haczedilemeyecek eşyalar önemli ölçüde bellidir örneğin, evdeki çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, buzdolabı, halı vs. eşyalar lüzumlu oldukları çok açık olduğundan haczedilemeyecektir ancak bazı eşyalar var ki örneğin, evde bulunan dizüstü bilgisayar veya fotoğraf makinesi ev için lüzumlu bir eşyamıdır burada icra memurunun yorumu önem kazanmaktadır yani sonuç olarak tüm ev eşyalarının haczi kalktı gibi bilgiler doğruyu yansıtmamaktadır.
Tabi burada çok önemli bir değişiklik daha yapılmış ve borçluya ait eşyanın lüzumlu olup olmadığına karar vermede yetki tamamen icra memuruna bırakılmıştır. Daha önceden bu yetki kesin olarak verilmemişti ancak yapılan değişiklikle maddeye "İcra memuru, haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirir ve talebin kabulüne veya reddine karar verir." fıkrası eklenmiştir. Bu fıkra uyarınca icra memuru haciz esnasında alacaklı veya vekili tarafından haczi talep edilen şeyin haczedilebilir olup olmadığına karar verecek, şayet haczedilemeyeceği kanaatindeyse, bu talebi reddedecektir. Dolayısıyla burada icra memurunun yorum ve uygulaması son derece önemlidir.
Kanun değişmeden öncede şimdi olduğu gibi icra ve hacizde yasalarla alacaklıya veya alacaklı avukatına verilen bir yetki veya görev yoktu, alacaklı veya vekili yasaya göre hacizde icra memurluğundan sadece talepte bulunabilir, memurluk talebi uygun bulursa uygular, talebi uygun bulmaz ise reddetmesi gerekirdi. Kanunen böyle olması gerekirken uygulamada ise, alacaklı avukatları hacizlerde icra memurlarından daha aktif görev alıyorlardı, hakları olmamasına rağmen evlerin mahrem yerlerine kadar girip haczedilecek eşya aramakta, kişilerin özel eşyalarını karıştırmakta, işyerlerinde işyerine ait evrakları alt üst etmekteydiler ve ayrıca icra memurları da avukatlarınhaczedilsin dediği şeyleri haczediyordu. Bu haczedilen şey haciz yasağı kapsamında kalan bir şeyse, bu durumda borçlunun harekete geçerek icra mahkemesinde yapılan haczin kaldırılması için dava açması gerekiyordu.
Yeni düzenlemeyle açık bir şekilde haczedilmezliğin sınırları çizildi ve bu yeni kurallar doğrultusunda hangi malların haczedileceği doğrudan icra memuruna bırakıldı. Bu konuda avukatın talebinin bir önemi kalmadı ve icra iflas kanununda yapılan yeni düzenlemelerden sonra avukatın haciz mahallin de dilediği gibi hareket etmesi de imkânsız hale geldi. Yapılan düzenlemeyle haczedilecek eşya konusunda icra memurunun karar merci konumunda olduğu açıkça belirtilmiş, dolayısıyla bundan sonra icra memurları alacaklının haczini istediği şeylere haciz yasağı kapsamında olup olmadığını değerlendirmeden haciz uygulamayacaklardır.
Devlete olan borçlarda ise; düzenlemelerin sadece icra iflas kanununda yapıldığı ve kamuya olan borçların tahsilini düzenleyen, 6183 sayılı amme alacaklarının tahsili usulü hakkında kanun da herhangi bir değişikliğin yapılmadığı görünmektedir, bu da ev eşyası ile ilgili değişikliklerin kamu alacaklarının takibinde uygulanmayacağı özetle, kamu alacağı söz konusu olduğunda eskisi gibi ev haczi yapılması önünde yasal bir engel bulunmadığı görülmektedir. Örneğin, Ahmet beyin vergi dairesine olan vergi borcundan dolayı vergi dairesi alacağı için Ahmet beyin evinin eşyalarını yapılan değişiklikleri dikkate almadan haczedebilecektir.
Sonuç itibarıyla maddedeki değişiklik ev haczini ortadan kaldırmış olmayıp aslen buna yönelik hükümleri korumuş ve biraz daha genişletmiştir. Hangi eşyaların haczedilebileceği yani hangi eşyaların lüzumlu hangilerinin lüzumsuz olduğu konusu ise ileride ortaya çıkacak yerel mahkeme ve Yargıtay kararları ile daha da netleşerek ev eşyası haciz işlemleri daha belirgin hale gelecektir.