NATO'nun, Soğuk Savaş sonrası dönemin tehditleri arasında saydığı siber saldırılar hakkında 20 uluslararası hukuk uzmanına bir rapor hazırlattığı ortaya çıktı.
ABD Siber Komutanlığı koordinatörlüğünde, 3 yılda hazırlanan rapor, konvansiyonel savaş kurallarının devletlerin birbirlerine karşı düzenlediği siber saldırılara nasıl uyarlanabileceğine dair yöntemler içeriyor. 302 sayfalık Tallinn kitapçığını yazan uzmanlara göre devletler sivil kayıplara veya ağır hasarlara neden olan siber saldırılara geleneksel silahlar ile misillemede bulunabilirler.
Geçtiğimiz hafta yayımlanan rapora göre kimyasal, biyolojik ve nükleer saldırılarda olduğu gibi, siber saldırılarla da kitlelerin ölümüne sebep olunabilir. Uzmanlar bu tür olumsuz sonuçlara yol açan siber saldırıların “silahlı saldırı” kategorisinde değerlendirileceği hükmüne vararak, saldırıya maruz kalan devletin meşru müdafaa hakkının doğduğu sonucuna vardı.
Kitapçığa Estonya’nın başkenti Tallinn isminin verilmesi de dikkat çekti. 2007’de Estonya’ya düzenlenen bir siber saldırının ardından, NATO Tallinn’de Siber Savunma Mükemmeliyet Merkezi’ni kurmuştu. Rapora göre, barajlar, hastaneler ve nükleer santraller gibi sivillere yönelik risk oluşturabilecek hedeflere yapılan saldırıların arkasında bir devletin kontrolünde olan şahıs ya da şahıslar olduğu ispat edilirse, saldırıya uğrayan devletin müdafaa hakkı çerçevesinde bu kişiler, yani hackerlar, meşru hedef haline gelirler.
Rapor, Güney Kore’ye Kuzey Kore tarafından düzenlendiği iddia edilen ve önemli hasar verdiği ileri sürülen siber saldırılardan hemen sonra yayımlandı. Geçtiğimiz hafta çarşamba günü Güney Kore’ye yapılan saldırıda iki büyük banka ile üç televizyon kanalının bilgisayar ağları devre dışı bırakılmış, bütün ülkede banka hizmetleri felce uğramıştı. Geçmişte Güney Kore’ye karşı Çin’in desteklediği siber saldırılar da meydana gelmişti. NATO, 2010 yılında yapılan ve İttifak’ın geleceğe yönelik stratejik önceliklerinin belirlendiği Lizbon Zirvesi’nde siber tehditlere özel önem vermişti. Zirve sonrasında kabul edilen “Stratejik Konsept” belgesinde siber saldırılar, kritik altyapıya olabilecek tehditler ve yeni teknolojilerle üretilecek silahlara karşı hazırlıklı olunması gereğine değinilmişti.
ABD Siber Komutanlığı koordinatörlüğünde, 3 yılda hazırlanan rapor, konvansiyonel savaş kurallarının devletlerin birbirlerine karşı düzenlediği siber saldırılara nasıl uyarlanabileceğine dair yöntemler içeriyor. 302 sayfalık Tallinn kitapçığını yazan uzmanlara göre devletler sivil kayıplara veya ağır hasarlara neden olan siber saldırılara geleneksel silahlar ile misillemede bulunabilirler.
Geçtiğimiz hafta yayımlanan rapora göre kimyasal, biyolojik ve nükleer saldırılarda olduğu gibi, siber saldırılarla da kitlelerin ölümüne sebep olunabilir. Uzmanlar bu tür olumsuz sonuçlara yol açan siber saldırıların “silahlı saldırı” kategorisinde değerlendirileceği hükmüne vararak, saldırıya maruz kalan devletin meşru müdafaa hakkının doğduğu sonucuna vardı.
Kitapçığa Estonya’nın başkenti Tallinn isminin verilmesi de dikkat çekti. 2007’de Estonya’ya düzenlenen bir siber saldırının ardından, NATO Tallinn’de Siber Savunma Mükemmeliyet Merkezi’ni kurmuştu. Rapora göre, barajlar, hastaneler ve nükleer santraller gibi sivillere yönelik risk oluşturabilecek hedeflere yapılan saldırıların arkasında bir devletin kontrolünde olan şahıs ya da şahıslar olduğu ispat edilirse, saldırıya uğrayan devletin müdafaa hakkı çerçevesinde bu kişiler, yani hackerlar, meşru hedef haline gelirler.
Rapor, Güney Kore’ye Kuzey Kore tarafından düzenlendiği iddia edilen ve önemli hasar verdiği ileri sürülen siber saldırılardan hemen sonra yayımlandı. Geçtiğimiz hafta çarşamba günü Güney Kore’ye yapılan saldırıda iki büyük banka ile üç televizyon kanalının bilgisayar ağları devre dışı bırakılmış, bütün ülkede banka hizmetleri felce uğramıştı. Geçmişte Güney Kore’ye karşı Çin’in desteklediği siber saldırılar da meydana gelmişti. NATO, 2010 yılında yapılan ve İttifak’ın geleceğe yönelik stratejik önceliklerinin belirlendiği Lizbon Zirvesi’nde siber tehditlere özel önem vermişti. Zirve sonrasında kabul edilen “Stratejik Konsept” belgesinde siber saldırılar, kritik altyapıya olabilecek tehditler ve yeni teknolojilerle üretilecek silahlara karşı hazırlıklı olunması gereğine değinilmişti.