402 yıllık vatan toğrağı Suriye'yi kaybedimişimizin öyküsünü Atatürk'ten dinleyin.
402 sene boyunca İstanbul'dan giden valilerin idare ettiği ve şimdi amansız bir içsavaşın hüküm sürdüğü Suriye'yi 1918'de kaybedişimizin Mustafa Kemal'in kaleminden öyküsü... Murat Bardakçı Haberturk'te köşesinden Suriye'yi kaybedişimizin öyküsünü yazdı.
Yaşadığı içsavaşın sınır kasabalarımızdaki vatandaşlarımızı bile canlarından ettiği Suriye 402 sene boyunca toprağımız olmuş ama Şam'ı 1 Ekim 1918'de İngilizler'e terketmiştik. Mustafa Kemal Paşa, Şam'ı kaybetmemizin ardından İstanbul'a gönderdiği bu telgrafta Suriye'nin elimizden çıkışının sebeplerini ve sorumlularını yazıyor...
402 sene boyunca İstanbul'dan giden valilerin idare ettiği ve şimdi amansız bir içsavaşın hüküm sürdüğü Suriye'yi 1918'de kaybedişimizin Mustafa Kemal'in kaleminden öyküsü... Murat Bardakçı Haberturk'te köşesinden Suriye'yi kaybedişimizin öyküsünü yazdı.
Yaşadığı içsavaşın sınır kasabalarımızdaki vatandaşlarımızı bile canlarından ettiği Suriye 402 sene boyunca toprağımız olmuş ama Şam'ı 1 Ekim 1918'de İngilizler'e terketmiştik. Mustafa Kemal Paşa, Şam'ı kaybetmemizin ardından İstanbul'a gönderdiği bu telgrafta Suriye'nin elimizden çıkışının sebeplerini ve sorumlularını yazıyor...
ÜZERİNDEKİ ENTARİYLE KAÇTI
Bağdat o tarihten daha önce, 11 Mart 1917'de düşmüş, Irak'ın Musul haricinde tamamı îngilizler'in eline geçmiş, çarpışmalar Filistin ve Suriye cephesinde yoğunlaşmıştı. Alman generali Liman von Sanders'in emrindeki Türk kuvvetleri, Fransızlar ile Şerif Hüseyin'in desteklediği İngiliz birlikleri karşısında 19 Eylül 1918'deki Nablus Savaşı'nı kaybettikten sonra geri çekildiler, von Sanders ertesi gün Nâsıra'da bulunan karargâhımıza yapılan İngiliz baskınında esir düşmekten son anda üzerindeki gecelik entarisi ile kaçıp kurtuldu, daha geriye çekildi ve Suriye'deki kasabalar peşpeşe İngiliz işgaline uğradı.
TAYİNİ PADİŞAH TEBLİĞ ETTİ
Mustafa Kemal, 19 Eylül'deki Nablus savaşı sırasında Yedinci Ordu'nun kumandanı idi. Paşa, Suriye'ye gitmeden önce, 9 Ağustos günü Yıldız Sarayı'nda Sultan Vahideddin ile biraraya gelmiş, hükümdara savaşın gidişâtı ve cepheler ile ilgili bazı tekliflerde bulunmuş, bir hafta sonra yeniden buluşmuşlar ve hükümdar Paşa'ya nazik bir şekilde "tekliflerini yerine getiremeyeceğini" söylemişti...
Mustafa Kemal, Sultan Vahideddin ile bu son buluşmasından bir hafta sonra Suriye'ye tayin edildi. Bir cuma selâmlığının ardından padişah tarafından yine huzura çağırıldı, Suriye'ye tayini bizzat padişah tarafından tebliğ edildi ve "Sizden talebim şudur: O tarafları düşman eline geçirmeyeceksiniz!.." sözleri ile uğurlandı.
AMERİKA'DAN ARACILIK İSTEDİK
26 Ağustos'ta Halep'e varan Mustafa Kemal iki gün sonra Nablus'a geçti ve Yedinci Ordu'nun kumandasını eline aldı. 19 Eylül sabahı General Allenby'nin emrindeki İngiliz birliklerinin aylardır beklenen genel taarruzu başladı. Mustafa Kemal'in Yedinci Ordusu çevrilme tehlikesine karşı önce Şeria Nehri'nin doğusuna çekildi, önceleri yavaş yapılan çekilme gün geçtikçe hızlandı; Şam'ın 1 Ekim'de düşmesi üzerine, İstanbul 5 Ekim'de ateşkes konusunda aracılık yapması için Birleşik Amerika'ya müracaat etti ve Halep'in de 26 Ekim'de elimizden çıkmasının ardından, 30 Ekim günü Mondoros'ta malûm mütareke imzalandı. Dört asır boyunca İstanbul'dan giden valilerin ve mutasarrıfların idare ettiği topraklar, böyle birkaç gün içinde elimizden peşpeşe kopup gidiverdi...
VAHİDEDDİN'İN ARŞİVİNDEN ÇIKTI
Saray, Nablus bozgunundan bir hafta kadar önce, 22 Eylül günü Mustafa Kemal'i "Fahrî Yaver-i Hazret-i Padişâhî", yani "padişahın fahrî yaveri" ilân etmişti... Paşa 30 Ekim'de Liman von Sanders'in yerine Yıldırım Orduları Kumandanlığına getirilmiş, bir gün sonra Adana'ya geçmiş ve kumandanlığı devralmıştı... Mustafa Kemal, Halep'in îngilizler'in eline geçmesinden üç hafta kadar önce, 1918'in Enver (sağda) ve Mustafa Kemal Paşalar. 7 Ekim günü İstanbul'a bir telgraf göndermiş, 19 Eylül'de Nablus'ta yaşanan bozgunun sebeplerini ayrıntıları ile yazmış, birliklerimizin İngiliz hücumu karşısındaki savunmasını ve ric'atini anlattıktan sonra telgrafı "Artık, barıştan başka bir çare kalmamıştır" sözleri ile bitirmişti.
'ENVER'İN ÇEKİLMESİ LAZIM'
Bir-iki kaynak dışında pek bahsi geçmeyen bu telgrafın Sultan Vahideddin'in ailesi tarafından muhafaza edilen özel evrakı arasında bulduğum kopyasını bugün bu sayfada aynen yayınlıyorum. 'Enver başaramadı, artık çekilmesi lâzım' Mustafa Kemal Paşa'nın Suriye cephesindeki silâh arkadaşlarından olan General Ali Fuat Erden, yıllar sonra yayınladığı hatıralarında Paşa'nm cephede geçirdiği günlerde yaşanan bozgunların sorumlusunun Enver Paşa olduğuna inandığını yazacaktı: "...Yedinci Ordu Kumandanı Mustafa Kemal Paşa, bir gün Halep'te bana demişti ki: Harp iyi sevk ve idare edilmiyor. Enver, başkumandanlık vazifesini yapamıyor. Bu gidiş felâkete doğru bir gidiştir. Enver'in çekilmesi lâzım. Ben kendisine söyleyebilirim: 'Sen harbi iyi idare edemiyorsun. Çekilmelisin, senin yerine ben gelmeliyim'. Bu sözlere şaştım kaldım. Enver Paşa'ya böyle bir şey söylenebilir miydi? Bu, ihtilâl yapmak gibi birşey olurdu. Şöyle arzettim: 'Zât-ı devletiniz böyle söyleyebilirsiniz. Fakat Enver Paşa cevap olarak ince altın zincir takılı sağ elinin şehadet parmağını yanıbaşmdaki zile basar. Seryaveri (başyaveri) gelir. Ona 'Paşa hazretlerini yanımdaki odada misafir ediniz.
0 yorum:
Yorum Gönder