Norveç’te bir gölde yaşayan tek hücreli bir canlı, bilim insanları tarafından “insanın ne uzak akrabası” olarak ilan edildi.Bir benzeri daha bulunmayan canlı bilinen organizmalardan o kadar uzak ki, bilim insanları onu hayat ağacında yeni bir gruba ekledi.Oslo Üniversitesi’nden Kamran Shalchian-Tabrizi, “Oslo yakınlarındaki bir gölde eşi benzeri olmayan bir canlı bulduk. Hayat ağacında bilinmeyen bir yere sahip. Hayat ağacında, bu türün kökenlerine yakınlığı bulunan her hangi bir organizma şu ana kadar tespit edemedik” dedi.
Bir tür protozoan (tek hücreli canlı) olan gizemli canlı, bir grup araştırmacı tarafından bulundu. Protozoanlar 1865 yılından beri inceleniyor. Ancak laboratuvar ortamında incelenmeleri oldukça zor olan bu canlıların genetik yapıları henüz tam olarak ortaya çıkarılabilmiş değil. Hayat ağacında protist krallığında yer alan bu canlılar büyüklük ve şekillerine göre sınıflandırılıyor.
Molecular Biology Evolution dergisinde 21 Mart’ta yayımlanan araştırmada, bilim insanları Collodictyon adı verilen protozoanı laboratuvar ortamında gelişmesini sağladı. Genom yapısı incelenen canlının, ince zarla kaplı iç organlara sahip olan, ökaryot benzeri bir canlı olduğu ifade edildi. Ancak ökaryotların beş ana grubuna (hayvan, bitki, mantar, yosun, protist) girmeyen Collodictyon’un bir hayvan olmadığı açıklandı.
Shalchian-Tabrizi, “Bu mikro organizma şu ana kadar tespit edilen en yaşlı ökaryot benzeri canlı. Yaklaşık bir milyar yıl önce evrim geçirdiğini düşünoruz. Bu rakam yarım milyar yıl daha eski veya yeni olabilir. Bu canlı sayesinde Dünya’nın çok eski çağlarda neye benzediğini anlayabiliriz” dedi.
SIRA DIŞI BİR ORGANİZMA
Boyu 30-50 mikrometre arasında değişen Collodictyon, yaklaşık bir saç teli uzunluğunda. Yosun yiyen canlı, grup halinde yaşamıyor. Ayrıca, protozoanların birçoğunda bir ya da iki kamçı bulunurken, Collodictyon da bu rakam dört.
Collodictyon’un farklı yapısı, protozoanlar ve amiplerden ayrı tutulduğunda, hayat ağacında nereye konacağını da belirsiz kılıyor. Hayat ağacındaki yerini belirlemek için genetik koduna başvurulduğunda ise işler daha da karmaşık bir hal alıyor.
Araştırma ekibinde yer alan bir diğer isim Dag Klaveness, LiveScience sitesine, “Genetik yapısı bizi şaşırttı... Bu tür kendine özgü. Dünyanın dört bir yanındaki gen veri tabanlarıyla karşılaştırmalar yaptık. Ancak sadece Tibet’te bulduğumuz bir gen dizilimiyle kısmen benzerlik tespit ettik” açıklamasını yaptı.
YENİ YAŞAM
Bilim insaları, Collodictyon’un hayat ağacında yeni bir gruba ait olduğunu düşünüyor. Ayrıca, geçmişte genetik yapılarına bakılmaksızın protozoan sınıfına konan organizmalar olabileceği de akıllara gelen bir diğer husus. Collodictyon, genetik olarak protistler arasında en çok Diphylleia ile benzerlik gösterse de, diğer organizmaların genetik analizlerinin yapılmamış olması daha kapsamlı bir karşılaştırma yapılmasının önüne geçiyor.
Klaveness, “Ökaryotların belirdiği günden bu yana geride kalan yüz milyonlarca yılda, Collodictyon benzeri birkaç canlının kendi hayat ağaçlarında hayatta kalan tek türleri temsil ediyor olması akla yatkın” dedi.
Bilim insanları, Collodictyon’un hem protozon hem de amip benzeri olduğuna dikkat çekerek, bu canlının atalarının, geçmişte başka organizmaların oluşmasını sağlamış olabileceğini belirtti. Bu organizmalar, bir gün insana dönüşmüş de olabilir.
Bir tür protozoan (tek hücreli canlı) olan gizemli canlı, bir grup araştırmacı tarafından bulundu. Protozoanlar 1865 yılından beri inceleniyor. Ancak laboratuvar ortamında incelenmeleri oldukça zor olan bu canlıların genetik yapıları henüz tam olarak ortaya çıkarılabilmiş değil. Hayat ağacında protist krallığında yer alan bu canlılar büyüklük ve şekillerine göre sınıflandırılıyor.
Molecular Biology Evolution dergisinde 21 Mart’ta yayımlanan araştırmada, bilim insanları Collodictyon adı verilen protozoanı laboratuvar ortamında gelişmesini sağladı. Genom yapısı incelenen canlının, ince zarla kaplı iç organlara sahip olan, ökaryot benzeri bir canlı olduğu ifade edildi. Ancak ökaryotların beş ana grubuna (hayvan, bitki, mantar, yosun, protist) girmeyen Collodictyon’un bir hayvan olmadığı açıklandı.
Shalchian-Tabrizi, “Bu mikro organizma şu ana kadar tespit edilen en yaşlı ökaryot benzeri canlı. Yaklaşık bir milyar yıl önce evrim geçirdiğini düşünoruz. Bu rakam yarım milyar yıl daha eski veya yeni olabilir. Bu canlı sayesinde Dünya’nın çok eski çağlarda neye benzediğini anlayabiliriz” dedi.
SIRA DIŞI BİR ORGANİZMA
Boyu 30-50 mikrometre arasında değişen Collodictyon, yaklaşık bir saç teli uzunluğunda. Yosun yiyen canlı, grup halinde yaşamıyor. Ayrıca, protozoanların birçoğunda bir ya da iki kamçı bulunurken, Collodictyon da bu rakam dört.
Collodictyon’un farklı yapısı, protozoanlar ve amiplerden ayrı tutulduğunda, hayat ağacında nereye konacağını da belirsiz kılıyor. Hayat ağacındaki yerini belirlemek için genetik koduna başvurulduğunda ise işler daha da karmaşık bir hal alıyor.
Araştırma ekibinde yer alan bir diğer isim Dag Klaveness, LiveScience sitesine, “Genetik yapısı bizi şaşırttı... Bu tür kendine özgü. Dünyanın dört bir yanındaki gen veri tabanlarıyla karşılaştırmalar yaptık. Ancak sadece Tibet’te bulduğumuz bir gen dizilimiyle kısmen benzerlik tespit ettik” açıklamasını yaptı.
YENİ YAŞAM
Bilim insaları, Collodictyon’un hayat ağacında yeni bir gruba ait olduğunu düşünüyor. Ayrıca, geçmişte genetik yapılarına bakılmaksızın protozoan sınıfına konan organizmalar olabileceği de akıllara gelen bir diğer husus. Collodictyon, genetik olarak protistler arasında en çok Diphylleia ile benzerlik gösterse de, diğer organizmaların genetik analizlerinin yapılmamış olması daha kapsamlı bir karşılaştırma yapılmasının önüne geçiyor.
Klaveness, “Ökaryotların belirdiği günden bu yana geride kalan yüz milyonlarca yılda, Collodictyon benzeri birkaç canlının kendi hayat ağaçlarında hayatta kalan tek türleri temsil ediyor olması akla yatkın” dedi.
Bilim insanları, Collodictyon’un hem protozon hem de amip benzeri olduğuna dikkat çekerek, bu canlının atalarının, geçmişte başka organizmaların oluşmasını sağlamış olabileceğini belirtti. Bu organizmalar, bir gün insana dönüşmüş de olabilir.
0 yorum:
Yorum Gönder